Translate

13 Eylül 2017 Çarşamba

BEN EN ÇOK YALNIZLIĞIMI ÖZLEDİM



Yine aynı duygular; yorulmuş bir bedenin yıkılmadım ayaktayım çabaları. Tabi ki yoruluyorsunuz tabi ki yıkılıyorsunuz ve tabi ki kırılıyorsunuz. Kimse bilmesin, kimse duymasın. Siz etrafa gülümseler göndermeyi ihmal etmeyin onu yapamayacaksanız eve kendinizi kapatın ki görmesin kimseler bilmesinler kırılan yanlarınızı, öğrenmesinler zayıflıklarınızı, işitmesinler göz yaşlarınızın yanaklarınızda oluşturduğu çağlayanları, abartmasın kimsecikler canınızın nasıl yandığını ya da hafife almasınlar içinizde ki aşkı...

Galiba bir gün hepimiz öleceğiz. Galiba diyorum çünkü gerçekten insanların ölümsüz gibi yaşaması tuhaf geliyor. Kimse umursamıyor bir gün bu dünya da o toprağın üstünde değil altında olunacağını. Saçma sapan işlerle saçma sapan halleri kısacık zaman dilimine sığdırmanın keyfini yaşayan insanlardan oluşan bir topluluğun içerisinde nefes almak tüketiyor işte. ' Hayatın tadını çıkart, bir daha mı geleceğiz dünyaya ' gibi kelime grupları kulak kanatıyor üstadım. Bu dünya üzerinde bir seferlik yaşama şansın varsa kaliteli yaşa. Aklına gelen her şeyi yapmak yerine düşün sonra taşı fikrini, zikrini, hayallerini... 

Evet vicdanımla oynadılar yine. Zayıf yönlerimi öğrendiklerini düşünenler kullanım kılavuzunu pek dikkatli okumuyorlar. Başarısız damgasını yapıştırıveriyorlar alınlarının ortasına en afillisinden. Gözünün içine baka baka yalan söyleyenleri görmüyorsun bu durumda, bunlar onların bir level fazlası. En yakınlarım dediklerin bile bunların içine girebiliyor. Hayattan en güzel öğrendiğim şey; 'Yalnızız Üstadım!' deliler gibi müthiş bir yalnızlık bu. Zamane aşkları, zamane dostlukları, zamane kardeşlikleri falan derken yapayalnızız işte. Araya siyaset iliştiren, maddiyatı baş üstüne koyan, konuştuklarını anlamayan, başkalarının arkasından sallamayınca konuşulan konulardan zevk almayan, insanların kusurları ile dalga geçmediğinde sıkılan, her yapılanı kötü niyetten saymayınca aptal ilan eden falan filan, uzar gider böyle. Onların yapmaktan zevk aldığı şeylerden mutlu olamıyorsan nefes aldığın ortamlarda bulunmalarına izin vermeyeceksin. Net!..

Ebeveynlerin konusu öyle derin ki. İçimde acısı hiç dinmeyen yara. Yalandan gülümseme onlar için yaptığım en büyük rol sanırım. Görmezden gelmek, her yapılanı unutmak, herhangi bir hatada, açılan telefonlardan yükselen sesleri duymama çabam ama her ne hikmetse o seslere bünyemin verdiği kimseyle konuşmama tepkisini unutmaya çalışmam, hiç olmamış gibi davranmaya çalışmam ve sanki bir daha hiç olmayacakmış gibi hafızamdan silmek için sarf ettiğim efor,.. Hayat denilen üç günlük dünyamın iki buçuk gününü siz çalmıştınız ne çabuk unuttunuz ya da hiç bilmiyor muydunuz? Tuhaf değil mi, bir ailen olduğunu düşünüyorsun ama onlar senin en zor zamanlarında yok. Gölgesi falan yeter demeyin, bir kadının o kadar yırtıcı arasında yalnız kalmasının zorluğunu yaşamanız lazım, o gölgenin yeterli olmadığını görmek için. Eğer o gölgenin sahipleri birazcık gölgesiyle değil kendisiyle özüyle sözüyle hissettirseydi kendini daha farklı olurdu yaşananlar. Binlerce yalanın arasında acaba hangisi doğruya daha yakın diye düşünmek yerine benim babam var, annem ve kardeşlerim var diyebilirdi. Yanlış yapınca değil yapmadan önce çalan telefonlarım, adım atmadan önce işittiğim nasihatlerim olurdu. Yok efendim öyle herkese eşit davrandıkları falan birisi daha çok seviliyor. Hayır hayır kesinlikle kıskançlık değil sadece bezmişlik. 'Hepiniz evladımızsınız, hepinizin yeri aynı.' cümlelerine tepki sadece. Madem hepimizin yeri aynı diğerlerinden de alır mısınız lütfen hayatlarının iki buçuk günlerini. Hatırlıyorum bir zamanlar hep hayırlısı böyleymiş dediğim zamanları; şimdi pek yapamıyorum. Galiba geçen zamanın önüme çıkarttığı zorluklardan yorulduğum için.

Aşk; hissetmeden yaşayamadığım bir duygu oldu hayatımda. O kıpırtı, o huzur, o leylalık, filler, kuşlar, börtü böcekler... Güzel şeyler vesselam. Yalnız o duyguyu hissedebilmek için kendimi pek bir zorladığımı hissettim bu aralar. Şey gibi, doğru insanı ararken bazı limanlarda mola vermek gibi. Gerçekten sevebilen ve seninde sevebileceğin birisini bulmak meziyet isteyen bir iş üstadım. Bir ara bulamayacağımı anladım ve açtım ellerimi semaya 'Allah'ım, ben bu konularda epey beceriksiz bir kulunum biliyorsun, yanlış kişiler kalan hayatımda gereksiz yer kaplamasın doğru insan bir gelsin pir gelsin artık ve benim onu tanımam için bir yol göster, rüya gibi...' olmaz olmaz demeyin rüya işi oldu ama o rüya da olan, doğru kişi olmadı ben galiba o rüya işini epey abarttım dualar bu yönde olunca. Rüyalarıma yine güvenirim yanlış anlaşılmasın. Orası benim bu dünyadan tek kaçış alemim. Evet bu aralar yoruldum bu aşk meşk işlerinden aramak istemiyorum, kimseyi tanımakta istemiyorum, bir fanusa kendimi kapatıp bir süre orada kalmak istiyorum sadece. Depresyon falan değil kendini koruma altına almak diyelim biz buna. Kafa dinlemek, kalp dinlendirmek, limanların boş olması ve o limanlarda yalnızlığın ile dertleşmek... Gidiyorum yine kendi kendimi bulamadan. Umutlarımı yeşillendirip yarıda bırakanları, maviye ihanet edenleri, yıldızları saymaya ömrü yetmeyenleri, aşkı, sevgiyi, saygıyı kafalarında farklı şekillendirenleri, hayatımın erkeği gibi davranmaya çalışanları ve onlarca sahtekarlığı arkamda bırakarak azıcık gidiyorum işte. Çok uzaklara değil şöyle kıyıda köşede bir yerlerde bir yok olup geleceğim kendi kendime. Benim dünyamı kirletmeyin, hayallerim ve hala umutlarım var oralarda. Sesleriniz kulağımı kanattıkça çok daha çabuk kirletiyorsunuz ayak bastığım toprakları. Buralarda daha ne kadar nefes alabileceğimi bilmediğim için bu kadar hızlı kirlenmesine izin veremeyeceğim dünyamın.

Kimseye beddualarım falan yok, öyle ağız dolusu. Küfür etmeyi zaten bilmem yani bilirim de öyle ana-avrat küfür edemem, duymakta istemem, intikam almak isteyip sonradan üşendiğim çok zaman oldu ve en güzel yaptığım işlerden birisi Allah'a havale etmekti, en zahmetsizi; fazlasını yaşamıyor yaşatan, eksiğini de. Seven sevdiği kadar, nefret eden nefret ettiği kadar az ya da çok yok her şey orantılı o katta. 

Hayır bu günlerde repertuvar epey geniş fakat kimsenin ne düşündüğümü neyi özlediğimi bilmesini istemediğimden paylaşmayacağım şarkı, türkü, şiir falan....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan

Sevmek ya da sevmemek işte bütün mesele bu!...

     İnsan sevmeye nereden başlamalı? Günün sorusu bu olsun.       İnsan en çok kendinin düşmanı ve yine en çok kendinin dostu. Bir söz va...

Popüler