Translate

25 Mayıs 2012 Cuma

Dayanılmaz Dediğinde Avucunu Aç Semaya Doğru...

Değişen zamanlarda yaşıyorum bu günlerde. Değişiyor, değişiyoruz. Sanki yeniden emeklemeye başlıyorum o kadar yürümüşken bu his nereden geldi vurdu beni bilemedim bak. Söz ağızdan çıktı bir kere.
Hadi her şeyi değiştirelim. Mesela; yeniden hayata başlayalım, yeniden gülelim, yeniden tanıyalım o tanıdığımızı sandığımız canlıları, yeniden sevelim eskisi gibi sandığım gibi yeniden bembeyaz olsun aşk bana, bize. Böyle sihirli bir değneği kim istemez ki ellerinde. O'nunla neleri değiştirmek istediklerimizi hangimiz bir bir sıralamadık kafamızda?... Peki kızgınlığınızın, öfkenizin, canınızın acısının sebeplerini karşı tarafı suçlayarak hafiflettiniz mi kendinizi ya da suçlu hissettirmeye çalışarak?...
Hiç Allah'ım ben O'nu mabedim yaptım, beni O'nun helali yap dediğiniz oldu mu hayatınızda?... Işığınız sizden uzaklaştı mı? Sevebildiniz mi gerçekten?... Hayatınızda sizin iç dünyanızı çözen birisi oldu mu? Mutluluğun formülünü avuç içlerinizi öperek bırakan birisi?... Hayatınız da kaç kere silip atabildiniz her şeyi? O 'Yapmak isteğiniz 100 şey' martavalını not ettiniz mi bir yerlere, kaç tanesini yaptınız? Kaç kere severek terk ettiniz bir bedeni, milyonlarca kalbe bedel bir kalbi?... İnandığınız birisi oldu mu hiç her şeyinizi adayacak kadar çok?... Masallara inandınız mı?... Ufacık bir rüzgarda titrediniz mi? Haykırmak istediğiniz anlarda bile sustunuz mu?... Konuşmanın her şeye çözüm olduğunuzu düşündüğünüz halde konuşamadığınız zamanlarınız var mı sizinde?... Yaşadığınız sevginiz size beyazken o canlılar sizi bunun siyahlığına mı inandırdı? Siz de sevdiniz değil mi o eski şarkıları, nasıl bir duyguyla yazıldığını düşündükçe duygulandınız belki de hani sadece öyle sevdiğiniz için değil aslında kelimeleriniz olsa sizde yazacakmışsınız gibi...Kızınız oldu mu hiç, kızınızın ismi, bahçeli bir ev, sevdiğiniz adam oldu mu o evin içinde kızınızın babası?...
Benim sihirli bir değneğim olmadı, olsaydı diye düşünmedim desem yalan olur ama olmayacağını bildiğimden olsa gerek büyük hayaller kurmadım bir odun parçasını düşünerek... Benim iç dünyamı çözen birisi olmadı hep çok karışıksın denildi ama ben konuşmadan benimle konuşan sorularıma tek tek cevap veren oldu... Mutluluk hala avuç içlerimde, bu yüzden ellerimi açamıyorum. Korkuyorum avucumu açtığımda uçmasından ya da avucumu açmayarak öldürmekten...Severek bir insan nasıl terk eder bilmiyorum ama insanın sonunu yazan bir hikaye olur, gün gün bitirir bir insanı bu... Masallara inanmayı istedim güzel sonlar yazmak istedim hep, cümlenin sonunu tahmin edebiliyorsunuzdur. :) Çok sustum hatta bu durumu abartmışım diyebilirim. Yaşadığım şeye inancım ne ise hep ona inandım kandıramadılar beni o inandıkları şeye... Eskileri hep sevdim, eskimiş bir çok şeyi. Benim yaptığım gibi çoğumuz buna eski desek de onlar hiç eskimedi... Kızım mı? O olmadı, belki de hiç olmayacak... ve sevdiğim adamla bir evimde... Hayal kuralım bence gerçek dünyaya hiç yaklaşmayalım yaklaştığımızda tutuşuyor elbisemizin paçası sonra sarıyor bütün bedenimizi. Hadi tut elimden uzanalım güneşli bir havada çimenlerin üstüne uçsuz bucaksız ütopyamızı yaratalım. El ele dalalım hayalperestlerin dünyasına balıklama. :)
Bundan on bir ay önce insanların sesinden, göstermedikleri yüzlerinden korktuğumu anlatmıştım o işe girdiğimde. Korkum gereksiz değildi. Acı, tatlı, tadı damağımda günlerim oldu. Sevdiklerim oldu sevmeyenlerim oldu. Hepsi geride kalmadı solumda taşıyacağım, hep benimle kalacak. Şimdi yeni bir iş yeni yüzler yeni nefesler. Korkmuyorum bu sefer... Acısa da geçiyor nasıl olsa hem sen o kadar anlam yüklemezsen içinde sızlamaz değil mi. Peki ya gerçekten bizim elimizde mi değer yüklemek...

Bugünlük benden bu kadar soru yağmuru yeter. Biraz biriksin kelimelerim. Tükettiğimiz şeyler arasında olmasınlar. Onlar bana lazım. Yoksa nasıl anlatırım sana olan ...

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Eften püften gizli saklı kıyıda köşede kalamayacak olanlar

Çok istedim sayfayı açmadan önce yazmayı yazıp içimdekileri boşaltmayı sanki şimdi düğümlendi bir bir boğazıma kelimeler. Hangisini nereye yazacağımı bilemedim bak. Bir yerden başlamak lazım.
Özür dilemek istiyorum önce hayatımda ki herkesten. Eskiden var olup şimdi olmayanlar da dahil gelecekte olacak olanlar da. Kör cahil yaptıklarımdan... Tertemiz sandığım O'ndan... Yarım kalan şarkılarımdan, yarım bıraktıklarımdan... Firar eden göz yaşlarımdan... Benim sebep olduğum benim yüzümden olan her şeyden özür diliyorum. Direnişlerimin faydasız olduğunu düşünerek kendimi bıraktığım anlardan, o anların sonunu yazıp yazıp sildiğim için kendimden, Can'ım dan özür diliyorum.

İçime sığdıramadığım sevgilerim var benim. Çok sevdiklerim onları düşündüğüm her an yaşamak için kamçılayan sebeplerim ama yine de huzur kelimesini arar oldum bu aralar, neydi o nerelere sakladı yine kendini?

Özlediklerim var... Sanki yanımdalar ama çok uzaklarda böyle dokunmak istesem dokunacakmışım da dokunduğumu hissetmeyeceklermiş gibi. Yaralarına merhem olduğumu söyleyen insanlar var, göz ucuyla bakıp benim mi dediğim... Göz yaşlarına kıyamadıklarım var, sızlasa içleri dünyayı ateşe vermek istediklerim... Sevdikçe kırdıklarım var benim, insanın kahrını sevenleri çekermiş diye mi bu rahatlık. Rahat değilim aslında ister mi insan sevdiğini kırmayı? Uzaklaşanlar var bazen de benim hayatımda... Dostum dediklerim vardı... Dostlarım var... Pişman olanlar var, pişmanlıklarının verdiği vicdan azabıyla tutuşanlar... Biliyor musun unuttukları bir şey var, sevdiklerime sevgimin kapılarını sonuna kadar açarım, her şeyi yapabilirim onlar için ve  onlardan hiç bir karşılık beklemeden ama onların adamlıklarının bittiği yerde benim de sevgim biter. Bir daha ara ki bulasın beni. :)

Uzun zaman sonra uyanınca yüzümü gülderen bir mesaj oldu. Sevindim mi ne :)

Bile bile gittiğim yolda bile bile sileceğim insanlar olacak. Hani derler ya 'tertemiz bir sayfa' diye açabilirim sanırım yani yapabilirim yani yapacağım yani yapmalıyım. Yaparım, biliyorum kendimi. Karar vermek başarmanın yarısı derler ne de doğru söylerler.

İçimden K.T. 'nun bir şiirini paylaşmak geldi ama paylaşmayacağım, sanırım artık o kadar da önemli değilsin, zaten sadece şiir okurken vardın artık o da pek kalmayacak.

Geri dönmek istediğinde, aşkının önüne gururunun geçmesine izin verme. Tabi içinde aşka dair bir kırıntı varsa...

Senin ellerinden ama kendi yürek bahçemden bir demet uzatıyorum. Kabul et, bunlar sadece benim aşkımın tohumları değil...

Tutamayacağın sözler verme üstadım. Sonra o sözlerin ağırlığında ezilirsin. Sen verdiğin sözü tutuyorum sanırsın ama karşındaki bilir sen sözünden vazgeçmişsindir. Aşıktır o sana ama aşkta aptallık bir yere kadar. Bence daha fazla üzmeyin birbirinizi... Sende rahatla o verdiğin sözü tutamadığını bilen kişi de. Di mi ama :)
 
Hadi şimdi herkese inat birbirimize öğrettiğimiz o kahkahalar dan bir replik atalım kimse anlamasın neden neye güldüğümüzü biz gülelim. Olmaz mı?

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Gönülden gönüle ince bir sitem...

Ne zaman geçti yıllar nasıl bu kadar ağır izler bırakabildi bedenimde, yüreğimden nasıl atabildim onca insanı? İşte tekrar cevabı muallakta olan bir sürü soru. Gelen günlerin açacağı yaralar gibi unutturacağı bir sürü insan da olacak mı yine bende?

İnsanlar yargılarken, kendilerini o kadar saf dışı bırakarak yargılar ki insanları; sen o yargıcın bütün hayat hikayesini bilirsin ve ağzın açık onu dinlersin. Tanışırsın yepyeni bir yüzle.

Korku!... Yüreği beş para etmeyen insanları nasılda büyütmüşsündür gözünde. ' Yo yo, hayır kesinlikle yapmaz.' dediklerin yapar korkaklığı, aslında seni ' Korkma!' diye avutanlardır ilk kaçanlar. Sen bir başına kalıverirsin ve başka bir yüzle daha tanışırsın.

Kaypaklar vardır bir de. Önüne ne getirsen yapacakmış gibi durur, söyler, yeminler eder bir amacı vardır çünkü. 'Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyek ' muhabbeti yaparlar. Binlerce söz verirler 5 metre sonra u dönüşü ve sözler yeminler biter. Tebrikler, yeni bir yüz daha.

Erkek diye dedikodu yapmaz deme âlasını yaparlar, yapıyorlarmış yani yeni öğrendim. Bir laf vardı; 'Kadının orospusundan değil erkeğin orospusundan kork!... ' Ne de güzel söylemişler. Erkek denince benim aklıma, mertlik gelir, delikanlılık gelir. Erkek denince benim aklıma adam gelir, yüreklilik gelir. Erkek deyince cesaret gelir. Yalan, bir kadının yapabildiklerini yapamayan erkek müsvetteleri var. Acımadan çiz at yol yakınken ve işte al sana yepyeni bir yüz daha.

Unutamadıkların vardır. Unutulmayacak olanlar. Bu kadar çirkinliğin içinde olsun bir kaç tane güzellikte. Herşeye rağmen iyi ki dediklerin. Hep tertemiz kalacak olanlar. Bir gün hiç olmayacaklarını bilsensen de. ' Ben sana milyonlarca kez söyledim. Yalan değildi.' diyen, ' Bir umut hep vagon üç.' diyen. Sinene alıp bir daha hiç bırakmak istemediklerin. Tanıdığın tanıyacağın tek yüz olsun...



5 Mayıs 2012 Cumartesi

Duam Herşeyim...

Bastığım toprak, içtiğim su, soluduğum hava emanet bu aralar. Öyle emanet değil hani her an yok olacaklarmış gibi ya da yok olacakmışım gibi. Elimde tutamadığım tutmayı başaramadığım çoğundan bir kaçı sadece.

Güven kelimesi ne büyük anlamlar içerebilir, aslında inançtır sözün özü, her şeyin kapısını açan tek kelime. İnanmasak güvenebilir miyiz, sevebilir miyiz, gidebilir miyiz peki ya gelmek inanamazsak tekrar gelebilir miyiz?..  İnanç her şey...

Yakın, candan öte, dost, aşk deme sakın, zor bir günün olmadan. O sevdiklerin nasılda yaprak dökümü yaşatır sana. Kalanlar senin olsun, gidenlerin boyu kalanları aşsa da. Evet, canın acır, nefes alamazsın, sessizliğin huzurunu hissedemezsin hatta bir süre yanında kim haykırırsa haykırsın ne duyarsın ne görürsün, gidenlerin derdine düşmüşsündür. Seni arkanı döndüğün anda vuranları görmüşsündür. Nasıl da bulmuştur milyonlarca kişi arasından senin sırtını o mızraklar ve bununla hiç karşılaşmayacak kadar rahat yaşadığın için olsa gerek ayağa kalkman güçtür. Zaman geçer hani zaman her şeye ilaç ya uyuduğun o uykudan uyanmak istersin artık o bitap bedeni kaldıramazsın düştüğü yerden ve artık anlarsın ki; daha sağlam ayaklanmalar kendini zamanın derinliklerine bırakmıştır. Kalkmalar değil düşmeler daha güçlüdür bundan sonra. Zaman her şeye deva değil artık çoğu şeye yara olur...

İnsan yaşamazsa hissetmez efendi. Hissetmediğin hiç bir şeyi de hissettiremezsin. O kadar işte tam da o kadar yaşadım seni, hissettirebildiğim kadar...

Anlatacak hiç bir şey yok aslında. Ayakta kalma çabası; kahkaha atmak, ' İyiyim' demek, kendini çok daha iyi olacağına inandırmak, ... Ağlama krizlerinin hepsini yok saymak, ellerinin titrediğini gizlemek, nefes alamadığında boğazına takılan o düğümü arterlerini koparınca geçeceğini sanmak, yüksek yerlerden olabildiğince uzak kalmak, içine dökmek göz yaşlarını inat etmek onlarla 'Ağlamayacağım' diye direnmek, sigara paketlerinin anasını ağlatmak, a. koymak, ebesini s. inkar etsen de ona sarılırsın aslında, çünkü hayat sana sarılabilecek birilerini bırakmamıştır ya da bu onların kalleşliğidir bunu da hayat öğretmez mi insana?...

Umut vardır birde bir türlü ölmemize izin vermez. Umudunuzun tükendiği an ölümün o soğuk nefesini hissedersiniz ensenizde, ne mutlu ya umutlarımız varken hissetseydik!...

Alacaklarım var hayat senden, borçlusun bana. Aldıklarının hiç birisini verme gücün yok. Benden yaşayacağım mutluluğumu çalma yeter ben bedelini fazlasıyla ödedim... En güzellerini çalmış olsan(ız)da yaşayacaklarımın önüne geçme(yin).

Gökyüzünden dökülen her damlayı göz yaşım kabul ettim. Bu günde ağladık bak!...

Allah'ım sana inandım, seninle yaşadım, senin varlığının verdiği huzurla andım O'nu,  ne yaşadıysam 'En kötüsü buydu, daha büyüğü olamaz.' demedim, şükür Rabbim ama yanımdasın değil mi?...

4 Mayıs 2012 Cuma

İnanın! Çünkü; her biri dilden değil yürekten düştü...


Anlamaya çalışma... Hayat böyledir işte; hep kıyamadıklarımız kıyar bize...

Ne zaman ki en sevdikleriniz yanıltır sizi,
Ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini,
Ne zaman ki yanlızlıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz,
İşte o zaman başlarsınız gerçekten yaşamaya..

Yaşadıkça düzelmiyordu hayat,
tıpkı yaşlanmakla büyümediği gibi kişinin.
 
Kızgınlığım geçer de kırgınlığıma çâre bulamadım..
 
Gülersen, bütün dünya seninle birlikte güler. Ağlarsan tek başına ağlarsın.
 
Olağanüstü bir şeydir aşk; "siz bile kendinizi sevemiyorken, o sizi bir başkasına sevdirir.
 
Ekmeğini çöpten çıkarana iğrenerek bakan halkım,
para için soyunana alkış tutuyor.
Çok garip doğrusu, çok.

● Küçük İskender
 
"Ne kadar yürürsen yürü; arkanda bıraktığın yol kadar güçlü,
ve henüz yürümediğin yol kadar zayıfsın."

● Boris Vian
 
-Hep geçer diyorlar ya Olric.. Sence geçer mi ?
-Geçer elbet efendim; bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer. Ama mutlaka geçer .

● Oğuz Atay / Tutunamayanlar
 
Acı mühim değil, umut yoruyor insanı ..

● Ece Temelkuran
 
''Yanımda mutsuzsan eğer, benden uzakta mutlu ol..." diyebilecek kadar seviyorum seni.

● İclal Aydın
     
 
"Gitmek istiyorsa, bırakacaksın.. gitsin ! Aklı seninle olmayanın bedeni yanında olsun ister misin" ?

● Can Yücel
 
Yusuf baştan aşağı iffet olduktan sonra, Züleyha baştan aşağı afet olsa ne yazar.

● Necip Fazıl Kısakürek
 
''Sevgi, davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir.
Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen,
geleceğini de bilemez...''

*Şeyh Edebali
 
Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle..
Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil,
kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla...!

*Hz.Mevlana
 
ve
Hepimiz,
Bir gün ölmek için,
Her gün yaşıyoruz
...
 [[ Alıntıdır... ]]
     

Öne Çıkan

Sevmek ya da sevmemek işte bütün mesele bu!...

     İnsan sevmeye nereden başlamalı? Günün sorusu bu olsun.       İnsan en çok kendinin düşmanı ve yine en çok kendinin dostu. Bir söz va...

Popüler